27 Şubat 2010 Cumartesi

Günün Kadını 2

Xena Warrior Princess. Kendisi 1995 ile 2001 arasında ekran fenomeni olmakla birlikte, benim için önemini bir ömür boyunca koruyacak karakterdir. Neden mi? En önemli nedenim mitoloji elbette. Kanımca Xena, Tanrıça Athena'nın geçmiş zaman atalarımız üzerinde bıraktığı kalıcı izin yansımasıdır. Bilen bilir ki, savaşçı tanrıçaların kökeni Mezopotamya'ya, Sümer zamanında tapınılan savaş ve aşk tanrıçası İnanna'ya kadar gider. Mesela Akkad'lar kendi dillerince İştar adını verdikleri bu tanrıçayı hem kadın hem erkek olarak resmeder. Omuzlarından topuzlar, gürzler fışkıran İştar'ın inanılmaz seksi bir vücudu, ama çenesinden de sakallar fışkıran bir yüzü vardır. Uzun lafın kısası, savaşçı özellikleriyle kadınsı özellikleri bir araya getiren insanoğlunun aradan geçen altı binyıldan sonra yarattığı bir yeni tanrıça da Xena'dır. Ben de kendisinin en uslanmaz fanatikleri arasındayım yıllardır.

Sam Raimi & Robert Tapert ikilisi mitolojiyi alt üst ederek öyle güçlü bir karakter yaratmışlar ki, bir zamanlar Xena ismini taşıyan bir Amazon'un yaşadığına beni bile inandırır oldular. Çelik gibi irade, katır gibi inat, zehir gibi zeka, kasırga gibi öfke, pamuk gibi şefkat, ölümüne de adalet isteği ile biçimlenmiş Xena karakteri, antik dünya dövüş teknikleriyle harmanlandıktan sonra Yunan tanrılarının en güçlülerinden biri olan Savaş Tanrısı Ares'e sıkı bir dayak atmıştır ki, işte tam o noktada ebedi sevgimi kazanmıştır. İlk edindiğim DVD seti de elbette Xena'ya aittir (fena tuzluya oturmuştu, ama hiç pişman olmadım). Uzun lafın kısası... bu varolmayan karakterin pek çok hayatta kalma düsturunu bugün de kendime kerteriz olarak almaktayım. Hem severim, hem sayarım. Yan gözle bakıp, dalgaya alacak olanı da Amazon ruhuyla tanışma şenliklerine davet ederim.

0 yorum:

Yorum Gönder