27 Nisan 2010 Salı

Her Yer Karanlık...


Sağolsun, havalar düzelmemekte kararlı. Hal böyle olunca insan özlüyor ılık havaları ve yazlık giyim eşyalarını. Tiril tiril elbiselerimi, topuklu keten ayakkabılarımı ve hatta bilekten bağcıklı sandaletlerimi delicesine özlemiş durumdayım. Oysa mayıs ayına geldiğimiz halde ayağımda hala çizme var. Kış moralsizliği ve kurtulamadığım çizmeler yüzünden bir tekir kedi samimiyetiyle avaz avaz ağlamak istiyorum sokağa çöküp (var bizim iş yerinde böyle bir tekirimiz; hiç susmuyor Muşki, sürekli miyavlıyor).

Berbat havanın inadına yaz tatili planları yapıyorum. Kemer'i ve Fethiye'yi fethetme planları kuruyor, yazın izni hangi sıralamayla kullanacağımı hayal ediyorum. Bir Haziran sonu bir de Ağustos sonu yakışır Akdeniz kaçamağıma diye pırpırlanıyorum. Sonra kaldırıp başımı pencereden bakınca, hoop havası kaçan balon gibi sönüveriyorum. Çünkü dışarısı kapkara, nalet bulutlar geçit vermez durumda, rüzgar soğuk, yerler ıslak. Başlıyor aklımda Makber'in ilk notaları dönmeye...

Hep beraber söylüyoruz. Son, ki,üç, dört: "Her yeeerr karanlııııkkkk"

0 yorum:

Yorum Gönder