7 Nisan 2010 Çarşamba

How I Hate Your Mother!

Günlerdir ev ve aile çekip çevirmenin zorluklarından bahseden kadınlardan dert çekiyorum. Sabah 8:00'da başlayan bu talihsiz dinleyicilik hali, tercihe göre 18:00'a kadar sürebiliyor. Hepsinin ortak bir noktası var. Beden sağlıklarını bir şekilde kaybetmişler. Sizinle tanıştıkları anın 3. dakikasında yaşadıkları rahatsızlıkları ballandıra ballandıra anlatmaya başlıyorlar. Ve öylesine hipnotize ediyorlar ki karşılarındaki insanları, kişi kendini hiç niyeti yokken çocukluktan bu yana yaşadığı bütün rahatsızlıkları aynı zevkle sayıp dökerken buluyor!!!

Ruhumun bu kadınlar tarafından ele geçirildiğinden korkuyorum sevgili blog. Bir de büyüyünce bu tür bir kadına dönüşmekten... Kocasına annelik, çocuklarına anne+öğretmenlik, eve hizmetçilik, doktorlara da müşterilik eden bu kadınlardan alabildiğine tırsıyorum. Bir de bu mutsuz kadınların eşlerinin gözündeki yerini merak ediyorum ister istemez. Sürekli hastalıktan yakınan bir kadının bir erkeğin sinir sistemi üzerinde ne tür etkiler yaratabileceğini hayal etmeye çalışıyor, ama bunu başaramıyorum. Bu tür kadınlar tarafından büyütülen çocuklar var bir de. Peki ya onlar bu manzara içinde büyüdükten sonra nasıl insanlara dönüşüyor?

Kendi annemi düşünmeye başladım son günlerde. Yıllar öncesine gidip annemin nasıl bir kadın olduğunu hatırlamaya çalıştım. Annem hakkında anımsadığım en net şey, sabahtan akşama çalıştığı bir iş, büyütmek zorunda olduğu iki velet, çekip çevirdiği bir ev ve bir boka yardım etmeyen bir kocası olduğu halde; bir tek gün bile şikayet ettiğini duymamış olmamdı. Ve evet, bir tek kez bile hastalanıp doktora gitmemiş, rapor almamıştı. Ve elbette... ağlak bir yüz ifadesiyle ensesinden yakaladığı yabancı insanlara anlatmamıştı neresinden ne rahatsızlık pörtlediğini...

0 yorum:

Yorum Gönder