17 Mart 2011 Perşembe

Sürüngen İlişkiler


Evin yolunu bulamama sendromuna yakalandım yine bu hafta. Sürünme yöntemiyle ulaşabildiğim yatağıma dar atıyorum kendimi birkaç gündür. Bütün internet uğraşlarım beklemede, okunmamış kitaplarım kenarda köşede, izlenmemiş filmlerim sağa sola saçılı vaziyette öylece bekleşiyorlar. Fakat ne gam? Ilık havayı ilk kez gören bir canlının ne yapması gerekiyorsa onu yapıyorum sadece. Açık havada oturma eylemine bu kadar erken bir tarihte başlamış olmaktan hafif işkillensem de (şimdiden başlarsak ne zaman duracağız?), her gün bir başka kafası bozuk arkadaş tarafından tortop edilip sürükleniyorum bir yere. Bir nevi gönül baskısı, bir nevi fedakar ruh hali vesair... Masamı şenlendiren Haşmet'in eşliğinde (masaya fırlayıp kıçını devirdiği gibi uyuyan tanınmış kons kedi) ağır ağır tadından hoşlanmaya başladığım şişe Tuborg ile iyi bir takım oluşturduğumuz bile söylenebilir. Ah bir de eve sürünerek dönüş eziyeti olmasa...

0 yorum:

Yorum Gönder